.
.
.
.
.
____________________
Emiliano
*
Aç Sınıfın Laneti Adına
dedi, Eric Cantona.
**
*
Çünkü az sonra ırmağa kavuşacağından emindi. Lolanın bakışının kaktüslerin üzerinde dudak bükerek dolaştığını duydu… Döndü, yavaş yavaş ve güneşin kamaştırdığı gözlerini kırpıştırdı. Bir şakırtı işitti. Kuru. Su içmeden ölmenin hüzün verici bir şey olduğunu düşündü.
Sürgünde Bir Kovboy
Jean Yvane
*
Yüz yıldır açlık, Bağırsaklarını burmakta, beyinlerini sanrılara salmakta, Ey tembellik, Uzun süren sefilliğimize acı, Ey sanatların ve soylu erdemlerin anası tembellik, İnsan kaygılarına merhem ol.
Paul Lafargue
Tembellik Hakkı
*
İnsan insanın kurgusudur.
Marlon Cahit
*
Ahmet Hamdi Tanpınar
Yaşına göre çok iyi okumuştu. Frenkler gibi bizi de çok iyi tanıyordu. Buna rağmen beni o kadar şaşırtan şiirlerin sahibi bu mu, diye düşündüm. Sonra birdenbire bir laf geçti. Cahit de hepimiz gibi güldü. El ayası kadar küçük yüzü aydınlanıverdi. Bu gülüşün tatlılığını nasıl anlatmalı? Birdenbire o şiirleri, onların alacakaranlığını, o şiirlerdeki derinliği ancak bu tarzda gülebilen, insana bu bakışlarla bakan, bu kadar saf olmasını bilen bir insanın yazabileceğini anladım. Cahit, hiçbir günahın kirletemeyeceği yaratılışta insanlardandı. Onun için düşmüş bir melek gibi yerini yadırgayarak yaşadı ve bizim görmediğimiz kanatlarından tutuşarak öldü.
Daha o gece Cahitin alkole bizden çok başka türlü, bir çeşit ihtiyaçla gittiğini gördüm. Sanki içindeki başka birinin susuzluğunu gideriyordu.
Cahit Sıtkı Tarancı İçin
___________________________
Tavsiye Mektubu
______________
Cehennemde İki Devre/Zoltan Fabri
Bir Garip Orhan Veli/Müşfik Kenter
*
tweet
*
**
Çiko, seni ne zaman yalnız bıraksam, başını derde sokuyorsun.
**
Alternatif Blogroll
*
İnsan insanın kurgusudur,
dedi Marlon.
Marlon sade bir roman kahramanı.
*
Unutuşu arayanlar tembellikle şarkı söyler ve el şaklatırlar; düş sesleri uzayan gece içlerinde mika pervazlı fenerin loş ışığı altında çınlar.
Sonra, yavaş yavaş sesler alçalır, boğuklaşır, sözcükler ağırlaşır. Nihayet kefçiler sessizdir, vecd içinde gözlerini çiçeklere dikerler. Zevk ve sefalarına düşkün, şehvetperesttirler.
Belki de bilgedirler…
Unutuşu Arayanlar
Isabelle Eberhardt
*
Defne Ormanı
Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri için felsefe yapıyorlardı, çünkü Ekmeklerini köleler veriyordu onlara;
Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini Köle sahipleri veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri İçin ekmek yapıyorlardı, çünkü Felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara; Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri İçin ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini Felsefe veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin Felsefesi. Ve sahipsiz felsefenin Ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi. Ekmeğin sahipsiz felsefesini Felsefenin sahipsiz ekmeği.
Ve yıkıldı gitti Likya. Hala yeşil bir defne ormanı altında.
Melih Cevdet Anday
**
Sakalar, baştankaralar, ispinozlar, alakargalar.
Koruda bunlardan başka kuş kalmamıştı artık.
Ve bir de kargalar. Nashee göre en iyisi kargalardı.
Arada bir o tuhaf, cırtlak sesleriyle haykırarak sürü halinde çayırın üzerinden geçiyorlardı,
Nashe de onları seyretmek için elindeki işi bırakıyordu.
Kargaların böyle birden bire kaybolmalarını, hiçbir nedeni yokmuşçasına gelip gitmelerini seviyordu.
Paul Auster /Şans Müziği
*
Corto Maltese
Ama emin olduğum bir şey varsa o da, havaları seyrede seyrede boynumun tutulacağıdır. Bütün bu hikayede yaptığım tek şey bu.
Yazar: Editor