Başbakanımız bir Arabistan kralına “ağabey” filan demesin. En kalbi duygularımızla rica ediyoruz. Yoksa burada bizim içimiz eziliyor, gururumuz kıvranıyor.

Başbakan, Cidde’deki konuşmasında Suudi Arabistan kralına “ikili görüşmemizde, Türkiye’de biz en büyüklere ağabey deriz, size de ağabey diyebilir miyim” diye sormuş, o da yani Harameyn Melikin Şerif Abdullah da “ne demek canım, tabi ki diyebilirsiniz” demiş.
Ne güzel bir samimiyet sahnesi…
- Ama Başbakan Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı iken,
- o makama sahip iken, üstelik
- – ne kadar uzun sürerse sürsün, önünde sonunda -
- geçici olarak o sıfata sahip iken,
- Türkiye üstelik bir ileri demokrasi ülkesi iken,
- her ne kadar seçim sürecine dair kaygılarımız olsa da,
- eşit koşullarda bir seçim yarışı yaşanmıyor olsa da,
- seçimler referandumlar bir seçme özgürlüğünü işaret ediyor iken,
- ülkemizde…
- Ülkemizin Başbakanı,
- bir Suudi şeyhinden krala,
- üstelik bir Amerikan adamı olana,
- bu ülkenin Başbakanı olarak,
- ikili ilişkilerinde bile “ağabey” dememeli, demesin, diyemesin,
- bir his ona engel olsun,
- ne bileyim bir iç güç onu durdursun Başbakanımız veya Akp Başbakanı bir Arabistan kralına “ağabey” filan demesin.
- En kalbi duygularımızla rica ediyoruz.
- Yoksa burada bizim içimiz eziliyor,
- gururumuz kıvranıyor.
Hayır, başbakan bir gün vakti gelince bırakır bu görevi; hacdır, umredir o esnada kime nasıl isterse öyle hitap eder, izinli veya izinsiz… Karışan namerttir…
Ama hal böyleyken…
Topa bir bassak bre…
[Ama ülkemizde ‘bu tür İslamcı davranışların’ nasıl bir Suudi veya büyük ya da ağabey algısı olduğu da bizden çok daha iyi biliniyordur… Hikmetyar meselesi de unutulmuş değil hani…]