Bu maçın neyini yazacağız?
Bir orospu çocuğu hakemin takımın fişini çekmesini mi?
Evet, terbiyemizi bozdu bu mendebur adamlar.
Peki, bu skorun tek sorumlusu puşt bir hakem miydi?
Transfer dönemi bitene kadar eleştiri yok!
*
*
Evrendeki yeni zaman bir varmış bir yokmuştan başkası olamazdı.
B.Y.
*
*
futbolun köşeleri
Top yuvarlaktır ama futbol köşeli. Bundan dolayı, kendi takımımızı destekleriz. Bundan dolayı, kendi tribünlerimize bakarız. Kimsenin gazına gelmez, kimseye de gaz vermeyiz. Top yuvarlak ama futbol köşeli ki köşelerimiz vardır, yuvarlanıp gitmeyiz. Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, kimselerden medet ummayız, köşe başlarını tutma telaşında da olmayız, kendi köşemiz bize yeter, biz oradan da mücadele ederiz. Top yuvarlak, ama futbol köşeli. Ve fakat futbol bir köşe kapmaca değil, en azından bize göre değil. Köşeyi dönmediğimiz için ve bunun da peşinde olmadığımız için gösterimizi statta ve bez parçalarına bir anlam kazandırarak yaparız. Köşeli kesilmiş kâğıt parçalarını savururuz ki onları kendi ellerimizle küçük küçük köşeleriz. Nihayetinde top yuvarlak, evet ama futbol köşeli
*
**
**
**
**
Alternatif Blogroll
*
Futbolu Adanaspor'la Sevdik
Futbolu biz sokak aralarında sevdik; taş girmiş avuçlar, parçalanmış dizlerle. İki portakal ağacını kale yapıp sevdik, kâğıtlardan toplar öbekleyerek.
Televizyondan otuz saniyelik özetlerle, daha çok radyodan sevdik örneğin Orhan Ayhan, Tansu Polatkan bağlanırken İstanbul’dan, İzmir’den, TRT’den… Onlar en tarafsız halleriyle bile taraf olarak anlatırken maçları biz daha çok bilenmiş bir keskinlikle “en taraf” olarak sevdik.
Pırasa Tarlasında, Yapı Meslekte, Yeşilevlerde, Şakirpaşada, Köprüköyünde, Milli Mensucatta, Emekte, Mıdıkta, köy sahalarında, meralarda kavga dövüş sevdik futbolu.
Bir elektrik direğine veya eski zaman evlerinden birinin kerpiç duvarına sabitlenmiş Çukurovaspor, Güneygençlik, Rayspor, Kanalgücü, Garipspor, İdmanyurdu, Fırtınagücü maç ilan tahtalarıyla sevdik.
Her golü kavgalı tarla, arsa maçlarıyla sevdik, bazen sonsuz ovanın bir kıyısında.
At arabalarının üzerinde deplasman yolculuklarıyla, kelle başı 25 kuruşa kendi öz kaynaklarımızla sevdik, sponsorsuz; orlondan yapılmış iki yıkamada şekli kaçan ama rengi duran formalarla…
Mahalle, köy turnuvalarına hatta yakın ilçelere, şehirlere giderken sevdik şu futbolu.
Cik Hüseyin’le, Pusu Yusuf’la, Domdom Ali’yle, Şehmuz’la, Veysel’le, Baston Sülo’yla, Emrullah’la, Cemil’le, Özbey’le omuz omuza karşı karşıya sevdik.
Pele’yle efsanesini duyduk ama Maradona’yla “Allah’ına kadar sevdik” futbolu.
Sonra silik soluk hayallerde Miliç’le, Velkoviç’le, Peroviçle, Vedatlarla, Timuçinlerle, Reşitlerle; derken jilet gibi bir hafızayla Kayhanlarla, Feyzullahlarla, Ümitlerle, Ali Beykozlarla, Sabotiçlerle, Altanlarla daha çok sevdik futbolu.
Ki biz aslında Adanaspor’la, futbolu Adanaspor’la sevdik.
20 Mart 2009
*
*
zeytin'e güzelleme
önce zeytin ağacı vardı
sonra dağlar oldu tepeler çıktı göller doğdu
zeytin ağacı zaten vardı
evrilirken kuş
mırlarken kedi kabuklanırken böcek rakının yanında balık
efkarlanırken insan
orada duruyordu nuh'tan evvel de vardı binlercesi
sonra ovalar oldu vadiler rüzgarlı bayır
asma bahçeleri de vardı efendimiz dionyzos turuncu ilah
şu koca oyun tanrısı
zeus bile sonra idi morpheus demeter afrodit en son hades geldi
sonra bağbozumu oldu şenlikler
meşe gürgen çınar sedir
servi çam hep zeytin'den sonra geldi
ki şuracıktaydı kendisi
aşk ölüm neşe keder kağıt kalem mühür
mürekkep de sonra geldi sonra geldi
önce zeytin ağacı vardı
ötekiler sonra geldi
Yazar: Editor
Bu maçın neyini yazacağız?
Bir orospu çocuğu hakemin takımın fişini çekmesini mi?
Evet, terbiyemizi bozdu bu mendebur adamlar.
Peki, bu skorun tek sorumlusu puşt bir hakem miydi?
Transfer dönemi bitene kadar eleştiri yok!